İyi Bir Kahve Sever Bunları Mutlaka Bilmeli

Kahve diye bildiğimiz şey aslında bir meyvenin (kızılcık ve kiraz benzeri) çekirdeğinin kavrulması ile elde edilmektedir.

Kahve 6. Yüzyılda eski adı Habeşistan şimdiki adı Etiyopya’da Kaldi adlı bir çobanın keçilerini otlatırken kahve meyvelerini keşfetmesi sonucu bulundu.

Günlük beslenmede yer alan besinler arasında en çok antioksidan özelliği olan besin kahvedir. Antioksidanlar kanseri ve kalp krizini engelleyen heterosiklik bileşimler içerirler. Bu sizin için iyidir!

Kahvede bulunan klarojenik asit hem kan şekeri düşürücü etkiye sahiptir, hem de kahvenin antioksidan özelliğini arttırır.

Dünyada kahve üretilen bölgeler Kahve Kemeri (Bean Belt) olarak adlandırılır. Kahve kemeri içindeki bölgeler, kahve tarımı için elverişli alanları içerir.

Kahveye süt eklemek, 1680’lerde Fransız bir doktor sütlü kahvenin tıbbi amaçlarla kullanılmasını tavsiye ettikten sonra popüler olmuştur.

Kahve ağaçlarında, yasemin ve portakal arasında hoş kokulu, kısa ömürlü çiçekler açar. Açan bu çiçekler daha sonra kahve meyvelerini oluşturur.

Türk Kahvesi’nin dünyanın en eski kahve demleme yöntemlerinden biri olduğunu ve Cezve-İbrik Şampiyonası adı altında her yıl yerel ve uluslararası yarışmalar yapıldığını biliyor muydunuz? Bu yöntemde kahve çekirdekleri pudra tozu kadar küçük öğütülüp ve cezve kullanarak köpükleşinceye kadar pişirilir.

Doğru hazırlanmış bir espresso 25-30 saniyede fincanda 25-30 ml. hacimde olmalıdır. (Espresso Italiano Enstitüsü’ne göre 25 sn.’de 25 ml.) Eğer 25 ml.ye ulaşma süresi 30 saniyenin üzerine çıkıyorsa kahve daha kalın öğütülmelidir. Aynı şekilde, olması gerekenden daha hızlı dökülüyorsa bu defa da kahveyi biraz daha ince öğütmek gerekecektir.

Latte Art yapmak için iki ana unsur var. Bunlardan biri iyi bir espresso, diğeri ise doğru bir şekilde buhar çubuğu ile ısıtılıp oluşturulmuş mikro köpüklü süt. Eğer bu iki ana unsuru elde edebiliyorsanız biraz yetenek, sabır ve çokça deneyerek güzel bir Latte Art yapabilirsiniz.

Kahve demlemenin en klasik yollarından biri olan Moka Pot, 1933 yılında Luigi De Ponti tarafından icat edilmiştir. Moka adını kahvesiyle meşhur Yemen’in Mocha şehrinden alan Moka Pot, devrimci çalışma prensibiyle de tasarlandığı dönem çok ilgi çekmiş. De Ponti, Moka Express’i tasarlarken primitif çamaşır makinelerinin çalışma prensibinden ilham almış.

Dutch Coffee; Hollandalılar 17 yy. yaptıkları uzun deniz yolculuklarında kendilerine eşlik etmesi için buldukları bu yöntemde buzlu su, altında filtre olan öğütülmüş kahveye yavaşça damlar. Kahve altındaki filtreden süzülerek elde edilir. Bu yöntemle yapılan kahveler sıcak su ile yapılanlara göre daha düşük asidite ve daha yumuşak tatlara sahiptir.

Chemex, modern zamanların en iyi tasarımlarından biri kabul edilerek, New York’ta The Museum of Modern Art’ta kalıcı sergide yerini almıştır.

1941 yılında Alman Dr. Peter Schlumbohm tarafından icat edilmiştir. Schlumbohm, insanların günlük hayatını kolaylaştıracak 300 adet birbirinden farklı ürün icat etmiştir. Kimyager olan Schlumbohm hem kahve demlemek hem sunumda kullanmak üzere Chemex’i tasarlarken aynı zamanda kahveye kendi aromasını bırakmayan özel Chemex filtresini de tasarlamıştır.

Sifon, ilk olarak 1830’da Loef tarafından patenti alınan bu demleme yönteminin ticari olarak kullanılmaya başlaması ise 1840 yılına dayanıyor.

Sifon demleme yönteminin çalışma şekli ise şöyle; Vakumlu kahve demleme seti, genleşmeden dolayı, buhar basıncının ısınmış suyu bir hazneden, kahvenin bulunduğu diğer hazneye itmesiyle demlenir. Yeterli süreye ulaşınca, ısı kaynağının kapatılmasıyla sistem soğur ve kaybolan basınç nedeniyle demlenmiş kahvenin tekrar ilk hazneye geri emilmesi ile demlenme sonlanır.

1970’li yıllarda Erna Knutsen’in yaptığı araştırmalarda kahveyi daha açık ve doğru bir şekilde kavurduğunuzda kahvenin sahip olduğu aromaları daha çok ortaya çıkardığı anlaşılmış. Kahve meyvelerinin, aynı üzümde olduğu gibi (terroir) bulunduğu çevrenin, toprağın ve iklimin özelliklerini üzerinde tutarak farklı tatsal özellikler (asidite, gövde, aftertaste, vb.) kazandığı ortaya çıkmıştır. Knutsen yaptığı araştırmalarda ilk defa “nitelikli kahve” terimini kullanmıştır.