Nitelikli kahve (specialty coffee) terimi ilk olarak 1974
yılında Erna Knutsen tarafından kullanılmıştır. Knutsen yaptığı araştırmalar
sonucunda kahvenin daha çık ve doğru şekilde kavurulduğunda bünyesinde
barındırdığı karakteristik zengin aromaları daha iyi ortaya çıkardığını
keşfetmiştir. Bu fark kahvenin yetiştiği yerin cinsi, mikro iklimi ve toprak
yapısı ile alakalıdır. Nitelikli kahve terimi daha sonra SCAA (Specialty Coffee
Association of America) tarafından cupping sonucu 100 puan üzerinden en az 80
puan alan kahveyi derecelendirmek için de kullanılmıştır.
Kahvenin tohumdan fincana olan yolculuğu uzun ve
karmaşıktır. Bu süreç içerisinde kahvenin bozulmasına neden olabilecek birden
çok aşama vardır. Hatta nitelikli kahve kavanozundaki tek bir kötü çekirdek, bu
kavanozdaki kahvenin tümünü sıradan ve acı bir hale getirebilmektedir.
Günümüz kahve üretiminde “normal” kahve terimi “kötü
kalitede, şeffaflık ve sürdürülebilirlikten yoksun kahve” anlamına geliyor. Bu
özelliklerin yarattığı kötü tat ve hiç de hoş olmayan his yüzünden, “normal”
kahve tatsız bir deneyim olarak adlandırılmaktadır. Buna karşın nitelikli
kahvede, tohumdan fincana, işlemeden üretime kadar her aşamada garantili kalite
vaat ediliyor.
Tadın yanı sıra, bu iki terim arasındaki en büyük fark;
nitelikli kahvenin sağlık için birçok yönden daha yararlı oluşudur. Şeker
hastalığı, Alzheimer ve akıl hastalığı riskini azalttığı, birçok kanser türünü
engellediği kahvenin kanıtlanmış yararlarıdır. Ama tabii ki, her iyi şeyin
dozunun kaçırıldığında olabileceği gibi, kahve de fazla tüketildiğinde
istenmeyen sonuçlar doğurabilir. (uyku sisteminizi mahvetmek gibi) Bununla
birlikte, “normal” kahveyi düzenli tüketmenin daha kötü yan etkileri, beyne
olduğu kadar mideye de olan zararları var.
O halde, kahvenizi nasıl seçeceksiniz? Bir kahvenin normal
ya da nitelikli olduğunu nasıl anlayacaksınız? Bu yetileri kazanmak kahvenin
topraktan fincana olan yolculuğunu bilmekten geçiyor.
Lütfen
Bekleyiniz