Kahve; dünya geleninde petrolden sonra ticareti yapılan
ikinci en değerli üründür. Petrol konusunda olan savaşların (her ne kadar
görünmese de) kahve için de olduğunu söylemek yanlış olmaz. Son verilere göre
dünyada her yıl 500 milyar, günde ise ortalama 1.6 milyar fincan kahve
tüketiliyor. En çok kahve tüketilen ülkelerden ilk üçü ise Finlandiya, Norveç
ve İzlanda’dır. Bu ülkelerdeki kişi başı ortalama kahve tüketim oranları
sırasıyla 12 kg, 9.9 kg ve 9 kg olarak belirtiliyor. Almanya 7 kg, ABD 4 kg ile
listede daha sonra yer alırken Türkiye’de durum şimdilik 0.4 kg dır.
Pekiyi “Nasıl olur da İzmir kahve konusunda başkent olur?”
dediğinizi duyar gibiyiz. İzmir, kahvenin Avrupalılar tarafından Osmanlı
aracılığı ile keşfedilmesinden sonra Baharat yolu limanlarından olduğu için
kahve ticaretinde çok önemli bir rol oynamıştır. Coğrafi keşiflerden ve
kahvenin Latin Amerika kuşağına yolculuğundan sonra süreç biraz da tersine
dönmüştür. Bu kez İzmir limanı Latin Amerika’dan gelen kahvelerin teslim
noktası olmuştur. Kahvenin topraktan fincana zahmetli yolculuğunun
aşamalarından yeşil çekirdeklerin kavrulmasında kullanılan kavurma makinaları
ve kavrulmuş kahvenin öğütülmesi için kullanılan değirmenlerin üretiminde İzmir
önemli bir yerdedir. İzmir’de üretim yapan firmalar bugün kahve sektöründe
dünyaca ünlü markalar haline gelmiştir. Günümüzde kahve ticareti konusunda
İzmir limanı halen önemini korumaya devam etmektedir.
Kahve tüketiminin en çok yapıldığı zincir markaların
yaklaşık %80’i İzmir’de doğmuştur. Türkiye genelinde şubeleşen birçok İzmir
markası, ülke sınırları içerisinde kalmayıp markalarını uluslararası konuma
getirmiştir. Son yıllarda sıkça duyduğumuz 3. Dalga Kahve akımını temsil eden
kafelerin sayısı İzmir’de her geçen gün artmaktadır.
Lütfen
Bekleyiniz